Tag: güncel

Türkiye ya köklü bir değişimle "haklı" bir düzene kavuşacak ya da bu haksız düzen, ülkeyi bir varoluş kriziyle karşı karşıya bırakacak. İşte o zaman, bu vatanın gerçek sahipleri, bir daha sömürücülere boyun eğmemek üzere gerçek bir "yurt savaşı" verecek.

Türkiye ya köklü bir değişimle “haklı” bir düzene kavuşacak ya da bu haksız düzen, ülkeyi bir varoluş kriziyle karşı karşıya bırakacak. İşte o zaman, bu vatanın gerçek sahipleri, bir daha sömürücülere boyun eğmemek üzere gerçek bir “yurt savaşı” verecek. 1908 Jön Türk Devrimi’nin ardındaki gizli oyunlar, o dönemin ulusal kurtuluş hareketlerini kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirme

Türkiye ya köklü bir değişimle "haklı" bir düzene kavuşacak ya da bu haksız düzen, ülkeyi bir varoluş kriziyle karşı karşıya bırakacak. İşte o zaman, bu vatanın gerçek sahipleri, bir daha sömürücülere boyun eğmemek üzere gerçek bir "yurt savaşı" verecek.

Dünyayı Anlamak ve Değiştirmek Kapitalist düzenin çarkları arasında ezilen, gelecek kaygısıyla boğuşan Türkiye işçisi ve öğrencisi! Sabahın köründe servis beklerken, vizelere yetişmeye çalışırken, elinde kalan üç kuruşla ay sonunu getirme derdine düşerken, hiç düşündün mü, neden bu haldeyiz? Neden bu kadar çok çalışıp bu kadar az kazanıyoruz? Neden iyi bir eğitim almanın bile geleceğimizi garanti

Yanlış bilinç, egemen sınıfın en güçlü silahlarından biridir. Gözümüzdeki perdeyi kaldırmadan, gerçek zincirlerimizi göremeyiz ve onları kıramayız. Türkiye'nin içinden geçtiği bu zorlu süreçte, yanlış bilinci teşhir etmek ve yerine devrimci sınıf bilincini inşa etmek, yalnızca entelektüel bir görev değil, aynı zamanda acil bir devrimci görevdir. Zincirlerimizi görelim ve onları kıralım.

Zincirlerimizi görelim ve onları kıralım. Bizim için, bilincin maddi koşullarla ilişkisini kavramak hayati önem taşır. Bu ilişkinin en sinsi ve tehlikeli tezahürlerinden biri de yanlış bilinç kavramıdır. Yanlış bilinç, ezilen sınıfların veya toplumsal grupların, kendi gerçek çıkarlarını, toplumsal konumlarını ve sömürülme mekanizmalarını doğru şekilde algılayamamaları durumudur. Bu, genellikle egemen ideolojinin etkisiyle, mevcut sömürü düzenini meşrulaştıran

Unutmayın, bu "çirkin" Sovyet evleri, bir zamanlar milyonlarca insana onurlu bir yaşam sunmuştu. Bu, barınma hakkının kamusal bir politika ile çözülebileceğinin en somut kanıtıdır. Bugünün teknolojik imkanları ve üretim kapasiteleriyle, herkese yetecek kadar konut inşa etmek, geçmişten çok daha fazla mümkündür. Önemli olan, kapitalizmin kâr hırsını dizginlemek değil, bu kâr hırsının üzerine kurulu kapitalist düzenin kendisini ortadan kaldırmak ve yerine, insan ihtiyaçlarını merkeze alan sosyalist bir toplumsal düzen kurmaktır. Kentlerin, sermayenin değil, insanların ihtiyaçlarına göre planlandığı, konutun bir yatırım aracı değil, temel bir insan hakkı olarak görüldüğü bir gelecek, sadece bir hayal değil, elde edilebilir bir hedeftir.

19 Mart’ta sokağa çıkan gençler, yurttaşlar ve onların tutuklanmak pahasına verdikleri mücadele, kapitalizmin en temel insani ihtiyaçları dahi nasıl bir lüks haline getirdiğinin acı bir göstergesidir. Barınma, eğitim, sağlık gibi haklar, birer metaya dönüşmüş durumda ve bu dönüşümün en ağır yükünü, geleceğin kurucusu olması beklenen genç kuşaklar taşıyor. Kapitalist düzenin çarkları arasında, ev sahibi olmak